Sehirde Yasam: Toplu Tasimada Ikinci Hafta Gozlemleri
Written on April 11, 2009 by alitor
Tek arabaya donus so far so good.
Once lojistik kisim degerlendirmesi. Bekledigim gibi alisma zorlugu cekmedik. Bir iki tane kacirilan shuttle otobusleri ya da son dakika kosarak yetistigim trenler disinda all is well.
Tek araba isini beceriyoruz. Bazi gunler taa ise kadar toplu tasima araci ile gitmek yerine bazen otobusle esimin isine gidip arabayi ondan aliyorum, aksam is cikisi o eve yuruyor.
Genelde son derece efficient isliyor sistem. Daha once de yazmistim. Her sey dakikasi dakikasina. Bu hafta bir kac kere tam zamaninda duraga geldigimde otobusu kacirmistim, cunku genelde bir iki dakika erken geliyorlar ve beklemiyorlar!
Lojistik otesi bana daha ilginc gelen olayin antropolojik yonu…8^)
Once San Francisco otobus ve tramvaylari…Saatine ve hattina gore aractaki insan profili de epey degisiyor. Sabahin korunde downtown otobusleri genelinde cogunluk non-white: Zencisi, Cin’lisi, Meksika’lisi ile tam bir mozaik. Cogunluk hard working blue collar’lar as expected. Fakat yedi sekizden sonra daha cok “profesyonel” white collar ve white tipler dolduruyor otobusleri. Aksam is cikislari da oyle asagi yukari ayni profilde.
Gece sekiz dokuzu bulursaniz o zaman bambaska bir sehire burunuyor araclar: homeless’lar, mental case’ler, sarhoslar, kesler, vs, vs. Nereden gelip nereye gittikleri belli degil. Ayni homeless’lari her gun gormeye basladim, ayri noktalarda otobuse bedava binmeye calisiyorlar. Bazi soforler izin veriyor, bazilari da disari atiyor. Cogunlugu ne yazik ki uyusturucu bagimlisi ya da mentally challenged.
Yurdum misali on sirada otobus soforu ile devamli muhabbet eden tipler de var cok. Soforler genelde zenci oldugu icin bu muhabbet kuslari da zenci oluyorlar. Hele otobus biraz bossa oh, ceneler durmak bilmiyor.
Vadiye inen Silicon Valley trenleri tamamen farkli bir gorunumde. Cogunluk genc high tech calisanlari ile dolu: Cevreci bisikletcilerden blackberry’li VC tiplerine, iPod’lu engineer’lardan MacBook’lu designerlara iste icinde yasayip calistigimiz tipler. Hepsi cok ciddi, ve kendi halinde. Beni sasirtan bir baska sey ise aralarinda epey laptop/bberry/ipod yerine normal kitap okuyanlarin da olmasi.
Simdi beyzbol sezonu basladi, Giants maclarina gelmeye baslayan budlight’ci, beyzbol sapkali frat boys ve twenty something’ler, guruh halinde binip fazlasi ile gurultu yapiyorlar, aksam o saate kalirsak beni gerecekler gibi…8^)
Tabii benim icin de o feci trafigin icinde takilip stres olmaktansa trende rahat rahat ya is yapip ya da kitabimi okuyabilmek, yarim saat icin de bile olsa iyi geliyor. Simdiki projem, 250. sayfasina gelip de ara vermek zorunda kaldigim Masumiyet Muzesini bitirmek.
Trenlerde wireless ve elektrik olayi da olsa super olacak, simdilik idare ediyoruz.
If you enjoyed this post Subscribe to our feed
Kindle yok mu?