Aliye Teyze’m ve bizim cayirlarimiz.
Written on November 29, 2009 by ozan
Icimden gelen en dogal seylerden biri yazmak oldugundan..
Ve beni bir parca yazmak rahatlattigindan..
Aliye Teyze, beni daha iyi, daha adil, daha paylasimci olmaya iten seylerin semboluydu belki..
Aileden baslar bunlar.. Ve bende elbette ozunde, felsefesinde babam vardir.. Ama pratikte “baska dunyalar”la ilk tanismam Aliye Teyze’dir.
1, 1 bucuk yasindayken ben mi ne gelmis bize.. Gencecik yeni evlilerin evine.. Annem de calisiyor zira.. Ilk gun “basim kel” falan diye istememis hatta. :)
Sonra karsilikli isinma, o isinma.
Hayal mayal anlatirdi ki (ki artik oyle hayal mayal kalsin) koyunde bir cocugu varmis. Ve erken kaybetmis.
Iste o cocugu bende buldu.
Akatlar’in her yani o zamanlar cayirken, cayir cayir dolastik Aliye Teyze ile.. Bazen babam da is hayatindan bunalir, yanima gelirmis.
Su anki Deniz gibi, sapsarisin, kipkivircik kafa bir cocuk dusunun.. Aliye Teyze yaninda “anne, baba yok.. Atta’ya gittiler” dermisim yanimizdan gecenlere.
Su an, cogumuzun yasadiklarindan gecmisiz.. Dadiya, cicianneye baglanan cocuk.. Ama evin icinde yasarken, anlasilan sikayetleri olan anne, baba.. Hepsinden gectik. Birakmadik birbirimizi.
Su an biz ayni seyleri yasarken, Basak’a tereddutum, “ama benim Aliye Teyzem vardi,” olur.
Bir ara evlendi.. Yakinlara tasindi.. Adami zor sevebildigimi (Aziz Dede?), zor evlerine gittigimi hep hatirliyorum.
Oyle onumden “yasam seriti” gibi gectiye gireceksek, cikamam.
Cisimi kacirdigimda var, yuva ogretmeninden kacak Liverpool maci seyrettirmesinde var, “agacta su mu bitti?”!! demesinde var, her ortaokul donusu kirmizi marul salatasi ve sirke sosu yapmasinda var.
Togi’nin, Cinar’in, Ali’nin, Fuad’in, sonra Emre’lerin hepsinin hayatinda var.
Okuma yazma hic bilmedi.. Ve dusunurseniz, ben omrumun yarisini gurbette gecirdim. Ama kopmadik.
Chicago’dan, Harvard’dan kartlar attim ona. Okutturdu. Sakladi.
Omrumun onemli “sir”larindan birini o soyledi.. Anne, babayi beklemesi lazimdi.. Ama iste egitimsizlik de var.. Oyle ya da boyle bir film gibi hatirladigim o an soku o var.
Zeren geldi hayatimiza, tum rengi ile.. Ona da sevdirdi kendini, bes sene aradan sonra ona da acti kalbini.. Buyuttu kalbini.. Biricik kardesim de oylesine baglidir Aliye Teyze’sine..
Bir kiz ilk kez saglam kalbimi kirdiginda.. Benim hayatimda da bu oluyormus diye afalladigimda.. Yakin cevrem bile belli istisnalar disi bir sallandi .. “Ama Ozan da soyle boyle yapti,” oldu. Annemler Bodrum’da..
Aliye Teyze’nin beni balkona alip, yine “yari cahilce” ama herseyi bilgece anlayip, benimle uc dort saat konusmasini hatirlarim. Yanimda gercekten, damardan o vardi, o an.
Bizim ailenin firtinali ama sapsaglam baglarinda hep “ortalikta” olmasini..
Halama Nevim Hala derdi mesela.. Nevin diyemezdi.. Bir salonda oturabilsek, boyle gulerek de anacagiz.
Umraniye’ye cok uzaklara suruklendi.. Ozal’i, Tayyip’ten cok daha fazla tutacak siyasi sagduyusu da vardi mesela.
Ama “onlar da bana bakiyor” derdi.. Yazdim da, yemegi, sagligi cok bakti ona “belediye.”
Iki, uc sene once cok korkunca, hep daha da konustum.. Deniz’i evine goturdum.. Resimlerimiz var. Daha ne olsun? Allah bana/bize verdi o iki bucuk seneyi fazladan; biliyorum!
Zeki insan Selahattin Duman sagolsun bizim dugunumuzu de yazmisti.. Basrolde, hatta baslikta kim var? Tabii ki Aliye Teyze. Oran, sevincle balayina ve esintiler’e de atmisti.
O dugundeki kaynasmayi hissetmis ve kalbine Aliye Teyze’yi koymustu adam.. Sempatiyle yaklasmis; kimin tarafisin deyince, Aliye Teyze, “oglanin en yakiniyim”i patlatmisti. Dans etmislerdi! Yazmisti adam..
Londra’da yasadigim yillar, bir aksamustu bulusacaktik. Yanlis numara vermis.. Simdi Akatlar’dan bulamazsin, beklememistir dediler.. Gittim, o eve. Bekleyecegini biliyordum. Gelecegimi biliyordu. Aldim, Bebek evimize, oglumu, “torununu” gostermeye goturdum. Gozleri guldu.
Hasta iken, ziyaret ettigimde evindeki duvar takvimini 21 Mart’ta durdurtmustu.
Simdi gazetelere ilan vermek kadar duvarlarina koydugu bizim resimlerimizi alalim mi, bir tanesini yanina gomeyim mi diye dusunuyorum. Umraniye mezarligi uzak olacak diye hayiflaniyorum.
Benim icin basortusu, belediye otobusu, calismaktan kirismis eller, yer sofrasinda hayat paylasmak.. Bunlar hep canimin, icimin parcasi oldu.. Hicbirini anliyorum, yasiyorum derken egreti durmadim, biliyorum; cunku o da benim en yakinimdi.
Bir hafta icinde, beni bir ile dort yasim arasi annemden sonra en cok goren iki kadini kaybettim belki.
Ikisinde de asagi kattan DeniZeynep’in sesleri geliyordu, ben ogrendigimde.
Ikisi de kurtuldu.
Ikisi de son ana dek yanlarinda oldugumu biliyorlardi.
Ikisiyle de hic ama hic, gorusmedigimiz sene olsa da hic kopmadim.. Ucumuz de bunu biliyoruz.
Bunlar icimi cok rahatlatan seyler.
Ama anne, babamdan sonra hayatima ilk giren insani, varligi kaybetmek, artik sesini duyamayacagimi bilmek bana cok koyuyor.
Zaman ve sabirdan baska hicbir ilaci yok, koyuyor.
Belli seyleri yoktu. Ben vardim.
Boyle omur boyu anlatarak, yazarak, onu tasiyacagim ben de.
Allah biliyor ki boylece hep yasayacak, yasatilacak ve onun da en buyuk gucu, “refah”i bu olacak.
Elbette giden, goturulen (ama hep yasayacak) cocuklugum ve o maalesef cok kullanilan masumiyet kelimesi de oldugundan.. Babamin benzersiz hediyesi cocuklugumuz dogumgunlerimiz “kisa filmi”nde hep olacak.
Dun geceden beri aklima cayir kelimesi geliyor; Akatlar’in cayirlarinda ikimiz karesi aklimdan cik(a)miyor.
Topragin bol olsun; canimin ici…
Allah rahmet eylesin. Nur icinde yat.
Basimiz sagolsun.
Sariliyorum. Biliyorsun. Duyuyorsun. Biliyorum.
If you enjoyed this post Subscribe to our feed