This is a Premium Blog

Yeni Dunya’nin Neresindensin?

Written on November 12, 2010 by mtanyeri

http://erkek.tr.msn.com/birkesit.aspx?cp-documentid=155225997

Bazen sesli düşünüyorum… Dokuz sene yaşadım Yeni Dünya’da…

Doğusu soğuktur, insanı da mesafelidir ama ayakta kalmayı öğretir sana. Her
ne kadar bunun için kalbine nasır çekmen gerekse, kapılarını on kere
kitlemen gerekse de…

Üç hafta önce oynanmış bir maçın resimlerini ailenin özenle göndermiş olduğu,
postadan gelen gazete ile takip etmen, en önemlisi de bu gazete parçasını
evinin en değerli parçası gibi sararıp solana dek saklaman gerekse de…

İlk elektrik faturasını kendim ödediğim zaman hissettiğim ilk sorumluluk
duyguları…

Okul kafeteryasında “bulaşıkçılık” yaptığım zaman elime geçen ilk “check”,
ona bakışı, miktarin önemli olmaması, o iki kuruşun ne kadar zor harcandığı.
Babamın “adam olacaksın” lafının ne anlama geldiği…

İyi eğitimler, iyi iş tecrübeleri, en iyi okullar, Fortune 50
şirketler…İnsanlarin gördükleri, bizim görmemizi de istedikleri sadece
bunlar mı?

Amerika’yı bilmeyenlerin Amerika algılamasi ile Amerika gerçeği arasındaki
fark klasik Amerikan dizilerindeki bir beyaz bir zenci polis partnerleri
arasındaki yakın ilişki ile arasıra görüşüp bir beyzol maçı seyrettiği
arkadaşı için “my best friend” diyen zihniyet arasındaki fark ile aynıdır…

O zaman niye bu etiket, bu özenti? Sahip olduğumuz değerleri anlamak için
bunları kaybetmek mi gerekiyor?

Gurbet kesinlikle basit bir
kavram değil. Amerika ise hiç değil…

O zaman başka bir yere değinmek de lazım. Daldan dala atlıyorum gözükse de
uzaktan hepsi kardeş.

Yüksekleri hedefleyelim de yalnız ara sıra da aşağıya bakalım, şükredelim…

En büyük vasıf her kalıba girebilmek, en önemlisi bunu isteyerek yapmak,
bundan zevk almak…

Çırağan’daki bir yemeğin tadını maç çıkışı bir büfeden almak. Bir sokak
tinercisinden ögrenebileceklerimizin bir sosyete wanna-be’sinden fazla
olduğuna gerçekten inanmak…

Bu insanlarla bu mekanlarda olunabilmek…

Biz de Dünya’li isek bizi biz yapan gerçekleri red edemeyiz. Nerde olursak
olalım, aynı etimiz kemiğimiz gibi, etrafımızdaki bütün olgular bizim de
parçamız. Kendimizi soyutlamak istesek bile…Sadece binde bir olsa bile
parçamız. Oranlar değişir ama yine de parçamız…

İnkar edemeyiz…

Aynı Dünya üstündeyiz, her yerden, her kokudan, her renkten yapılma, her
dilden, her ırktan yoğrulma birer “portfolio” yüz.

Dedim ya sadece oranlarımız değişik…

Ama aramızda uzaylı olmak isteyenler varsa orasını bilemeyeceğim.

Dedim ya sesli düşünüyorum bazen…

Murat Tanyeri

murat.tanyeri@msn.com

If you enjoyed this post Subscribe to our feed

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.