Deniz ile babasi icin “omur anisi.” Stadimizin kalesinde beraber durmak; Alex’cigime antrenman oncesi beraber sarilmak..
Written on April 10, 2012 by ozan
Kafamin bir yerine ne zamandir not etmistim; ama gerceklesip gerceklesmeyecegini bu sabaha dek bilmiyordum.
Bir sevgili kardesim sayesinde bugun aksamustu kendimizi Fenerbahce stadinin icinde bulduk.
Dernek tribunumuz yapilirken, stad cimleri uzerinden yurumuslugum var. Ya da Real Madrid stadi yedek kulubesi koltuklarina Okan kardesimle yayilmistik.
Insanin kendi ogluyla, kendi tutkusunu paylasmasi bambaska birsey..
Sabah mujdeyi verdigimden beri “what if I am shy” dogal cekingenligimiz vardi; ama olayin akisina biraktikca kendine geldi..
Stadimiz kalesinde birbirimize sarilmamiz; Alex’in “soyunma odasi konusmasi” yaptigi yerleri gormek; o soyunma odalarinin, koridorlarinin havasini koklamak olaganustuydu.
Ardindan, antrenman icin Samandira’ya gittik.. Kendime saklayacagim gozlem ve anilar da var; ama “ev hissini” aldim.. Modernligi, piril pirilligiyla ilgili cok sey soyleniyor. Buram buram emek var.
Cok dogal olan su.. Benim gibi bir kere “disaridan” gelmis biri icin bile, adeta “o evin babasinin yoklugu” hissi geliyor.. Sanki unlu bir okula geliyorsunuz.. Herkes “mudur”un kim oldugunu biliyor.. Ve mudur yok. Bu hisle, bu direnise sapka.
Benim heyecanim Deniz icindi.. Kardesimin heyecani, benim de Alex’le tanismam icin.
Samet beklendigi gibi canimdi. Orada bana “en evsahipligi” yapandi. Ilgilendi. Sik sik yanima sokulup, ozel sohbetler acti.
“Kaptan” Samandira’nin dinlenme odalari bolumune geldi.. Direkt Deniz’e yonelip merhaba’yi cakti.. Deniz’den erimis ve utanan bir merhaba geldi.
Derken, bizimkinin en sevdigi topculardan (yeni kaza yapmis!) Stoch, donuyla! soyunma odasina dogru kostu.. Bu Deniz’i guldurdu.
Deniz, Ali, Samet, Alex bilardo, langirt masalari yanina oturduk.. Yine bende kalacak bazi muhabbetler disinda; Alex’e yari Turkce, yari Ingilizce hayatima bir Michael Jordan’in girdigini, sonra kendi askim takima boyle bir lider, boyle bir sporcu, boyle bir insan geldigi icin sukrettigimi anlattim.
Sen Adam gibi adamsin dedim.
Sonra da “umarim anliyorsun,” dedim.. Samet falan arada yoktu artik cunku.
Dizime dokundu ve Turkce.. “Seni cok iyi anliyorum. Cok sagol” cekti.
Sukur!!
Derken Volkan geldi.. Ona da son aylardaki serinkanliligi icin tesekkur ettim; oglumun Hyde Park’ta onun formasiyla yaptiklarini anlattim.. Deniz, cekingenligini en cok Volkan, Stoch ve “selfish guy” Caner’de uzerinden atti.
Antrenman sirasi bir ara Aykut Hoca yanimiza geldi .. Ben cocukken onunla buyudugumu; simdi oglumun insallah onun onun ogrencileriyle sevinecegini soyledim.. Bildigimiz Aykut.. Mesafeli ama duzgun, dun dogumgunuymus.
Alex, yarin yok.
Sakatligi duzeliyor.
Beloz, ben tanisamadan antrenman sahasina dalmisti.. Orada “gerginlik devam” sezdim.
Oglumun Borg-McEnroe tshirt’une cok tezahurat oldu.
Ben cikarken, Alex’cigim, solbek genc Ozgur ile pilates vb yapiyordu.
Alex ile Samet ile dunyanin herhangi bir sehri saatlerce aksam yemegi sohbeti yapabilecegimi hissettim.
Oglumun icindeki alti yas kipirdasmalari haz verdi.
Ben onun yasindayken belki daha da “deli” idim.
Ama onun da, futboldan ote “aramizdaki bag” icin bunlari yaptigini seziyorum.
Daha da guzeli Alex’in, Ali’nin bunu sezdigini seziyorum.
Samandira “ev” gibiydi.
O “hissi” yaratanlara birkez daha Helal olsun.
Ve omur anisi..
YASA FENERBAHCE!
Yasa arkadaslik..
If you enjoyed this post Subscribe to our feed