This is a Premium Blog

Bulent Korman / CHP’li olmak ve Solcu olmak

Written on July 23, 2007 by ozan

CHP’nin oyunun niçin %20′yi aşamadığına üzülenlerin, öfkelenenlerin, şaşıranların, ya da siz her nasıl adlandırıyorsanız ‘onların’, aslında aradıkları cevap, “Neden radikal laik söylemin, rejim ve dini baskı korkusunun oyu daha fazla değil?” sorusudur.

Yani, “Halkın büyük çoğunluğu neden benim o kadar koktuğum o şeyden korkmuyor? ” hüsranı.

Yapılması gereken ilk iş bu şekilde toparlanabilecek o temel çıkış noktasını başka “siyasa” başlıklarıyla karıştırmaktan vaz geçmektir.

Mesela, “sol” ile, hatta “Kemalizm” ve “Atam” ile.

Bu açıdan bakabilirsek, CHP’yi başarısız bulmak, değişmesini istemek manasızlaşır.

Orası pekala öyle kalabilir, kitle partisi olması da şart değildir. Ve laiklik hassasiyeti yüksek insanlarımızın görüşünü temsil ederek bir toplum katmanının sözcülüğü işlevini pekala yerine getirmeyi sürdürür.

Ha, “Ama biz o görüşün iktidar olmasını istiyoruz!” Eğer bu ülkeye Bekir Çoşkun veya Mine Kırkkanat’ın şartnamesine uygun millet ithal edilmeyecekse, bunun için beklenilecek tek şey var:

Laiklikle ilgili hassasiyetin nesnel zemini gerçekten tehlikeli bir değişiklik gösterirse, kimsenin kuşkusu olmasın, evet kimse endişe etmesin, bu görüş kesinlikle iktidar olur.

Ama bir küçük koşulla: Hötle zötle değil. O konuyu kendisi kadar korkulacak bir şey olarak göremeyenleri, öteki, düşman, gafil ilan etmekten, ve de Atatürk’ü kendi tekelinde görmekten vaz geçerek. Ve herkesin hayat seviyesini kendince yükseltme gayretini içine sindirerek, bundan kardeşçe memnuniyet duyarak. “Ayaklar baş oldu” utanç verici lafını çöplüğe atarak.

Sol’a gelince, o bambaşka bir konudur.

Ve ancak;

mesela AKP ile sosyal anlamda kardeşçe ve hakikaten yarışarak,

mesela onun ekonomi ve para politikalarında denenebilir ve yürekli alternatiflerden söz etmeye başlayarak,

mesela, yoksulların, itilmişlerin, horlananların, kendisi öyle olmasa da öyle olanları yüreğinde duyanların partisi olmak var gücüyle çalışarak,

mesela AKP’nin gençlik ve kadın kollarını, mahalle örgütlenmesini hor görmek yerine, inceleyerek,

mesela küreselleşmeyi redetmeden ama olumsuzluklarını da dürüstçe ve vicdanını teslim etmeden görerek,

mesela dünya konjoktüründe ABD hegomonyasının ergeç değişmesinin kaçınılmaz olduğunu görüp akılcı dış politika tavırları önererek,

mesela çevrenin yok olma tehlikesinin özünde kapitalizmin vaz geçemeyeceği tüketim mantığıyla ilişkili olduğunu bilip, çevre makyörlerini açığa çıkarıp, gerçek önlemlerin peşinde koşarak

mesela sanat ve kültürden, insanı insan yaptığına inanarak söz etmeye başlayarak

oluşacağı anlaşılmıştır.

Bütün bunların CHP’yle bir ilgisi yoktur, olması da şart değildir.

Şimdilik bu açığa çıkmaya başlasın, yeter.

If you enjoyed this post Subscribe to our feed

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.