Terörün yeni(!) cephesi…

Written on July 31, 2007 by Emre Erşahin

Gordon Brown: Afganistan is the new “frontline of terror” demiş. Yani terörün yeni cephesi Afganistandır demiş. Bu terörün ne terörü olduğu tabi dünya tarihinde çok ilerki yıllarda ortaya çıkacak ama o zamana kadar henüz Afganistan konusunda ipuçları içerdiğine inanadığım Madeleine Albright’ın Mighty and the Almighty kitabını okumadan aşağıdaki masterplan hissiyatımı yazıyorum. İlginç olan hissiyatımı destekleyen önemli deliller her gün çıkmaya devam ediyor.

Amerika adına bu yılın başından beri nükleer güç vb. kisvesi altından kaşınan İran’a müdahale meselesi, Irak ‘taki operasyonel yenilginin ardından sanılandan daha büyük ve daha zorlu bir aşama olduğu ortaya çıktığı için şekil değiştiriyor. Ve sanki B planı olarak “containment” (çevirme) stratejisi ile devam edilecek. Bu strateji çerçevesinde bir sonraki durak Afganistan olacak büyük ihtimalle.

Dolayısıyla orta vadede acaba çatışma noktasına gelir mi denilen Amerika - İran ilişkileri bir süre daha “gizli hedef” oyununu andırır şekilde Afganistan üzerine kayacak. Buna bahane edilecek Taliban, Koreli rehinler, El-Kaide sığınakları, vb. bir sürü konu var.

Sanırım Putin - Bush zirvesinde de en önemli pazarlık Afganistan üzerinde yaşandı. 80li yıllarda Rusya’ya karşı Amerika tarafından örgütlenen Afganistan’a tekrar girecek Amerikan askerinin Rusya’ya kaşıntı yapması normaldir.

Böylece batıdan ve güneyden çevrilen İran’ın hareket ve ticaret kabiliyeti Afgan operasyonu tamamlanınca doğusundan da çok ciddi anlamda kısıtlanacak. Bu noktada diğer komşu Türkmenistan çok ama çok önem kazanacak. Eminim şu anda orası ajan kaynıyordur ve bir sürü paravan şirket kuruluyordur.

Bizim Türkiye olarak geçenlerde İran ile imzaladığımız enerji sözleşmesi ne yazık ki bu “containment” stratejisini deldiği için Amerika’yı ifrit etmiştir. Amerika Türkiye ilişkileri bu noktada daha çok gerilecektir. Bence İran’la bu sözleşme imzalandığı için Amerika’nın PKK söylemi çok net değişmiştir.

PKK harekatını tamamladıktan sonra ve PKK’yı bitirdikten sonra Amerika, İran’dan soğumamızı isteyecektir. İran’dan soğumayı reddettiğimiz takdirde Kürt devleti silahıyla karşımıza çıkacaktır. O zaman Amerika’nın sözde silah desteği bir kaç tane tüfekle sınırlı kalmayacaktır.

Gordon Brown bütün bu yazdıklarımın ilk adımını atmış bence. Bush ile yapılan pazarlık şu yönde tahminim: Bush, İngiltere’nin Irak’tan erken çıkmasına ancak ve ancak Afganistan operasyonuna destek vermesi halinde bozulmayacak. Brown, söz verdiği gibi Irak’tan askerini çekecek, içerde verdiği sözleri tutmuş olacak. Ama ne yazık ki bunun bedelini “special relationship” gereği Afganistan operasyonunun bayrağını taşıyarak ödeyecek.
Hakikaten “gizli hedef” işine döndü, suyu çıktı bu işlerin. “clandestine operations” ise ayrı bir komedi halini aldı. Öyle ki Amerika, PKK liderlerini girip gizli operasyonla alacağı planlarını açıkladı. Neresi gizli şimdi bunun? Kaldı ki eğer o liderleri Amerika oradan extract ederse yarın öbür gün Kürdistan genel kurmay başkanı olarak karşımıza çıkabilir o liderler (!).

Bu konuda biraz daha ilerleyeyim. Reuters’in yeni haberine göre Amerika yakın zamanda ortadoğuda ve Afganistan’da yapacaklarına yandaş toplamaya çalışıyor ve resmen silah yardımı kisvesinde sorun çıkartabilecek ülkeleri satın almaya çalışıyor.

Daha çok yazılır. Trabzon’da düşen özel uçağa, Amerika’nın önümüzdeki 10 yıl içinde Suudi Arabistan ve İsrail’e on milyarlarca dolarlık silah satacağını duyurması konularına hiç değinmedim bile.

Anlaşılan odur ki böyle sürerse dünya bugününü aratacak bir döneme doğru gidiyor. Condi de yeni hükümeti bugünden bağlayacak anlaşmalara imza atmaya çalışıyor. Tek şansımız 2008 Amerika seçimlerinde halkın uyandırılması ve dünyamızın geleceği adına daha doğru kişileri seçmesi.

Posted in Siyaset, Güncel

If you enjoyed this post Subscribe to our feed