Jon Bon Jovi, oglumla benim icin calmaya baslayinca.
Written on July 28, 2008 by ozan
Pazar sabahi, annemiz biraz halsiz idi.
O yuzden, baba-ogul disari cikalim dedik.
El ele tutusarak bol bol yuruduk..
Daha tanidik sokaklarda ya da karsidan karsiya gecerken oglumun “Kosss baba kossss” talimatiyla bol bol kostuk da..
“Kalender” oglum.. Cok enerjiktir, pek yerinde durmaz.. ama “azgin” yaramaz degildir..
Yine halden anladi.. Oradan oraya normalde kosturacagi anlar yanimda bekledi.. Restoranda sikilirsa, en kotu kucagima oturmayi secti.. Masadan masaya kacmadi.
Yigit (Ustay) abisinin kulaklarini cinlatarak “araba istiyommm” adina, bir gun once tekrar seyrettigi “Cars”dan bir araba aldik..
Bir muddet taksi bulamadik.. “Taksi nerdeee?” sonrasi, bir tanesini yakaladigimizda “baba taksi bulllduuuu” oldu …
Chelsea Farmers Market’te patatesleri goturduk.. Annesinin yoklugunda cok az ketcap bile koyduk..
Hava da sicak ama cok guzeldi.. Keyiflendim.. Ambulansi ile oynayan ogluma bakarken, su acik radyodan bir de Bon Jovi falan calsa diye icimden gecirdim..
Yemin ederim iki ya da uc dakika sonra da “Living on a Prayer” ile irkildim..
Evimize gitmeden, ATM’den para cekmem lazimdi.. Oglum, kucagima almam icin tutturdu.. Bir elimde alisveris torbalari, bir elim Deniz’in elinde “OK” tusuna bastik….”Cok guzel yaptik” dedi…
Bunlari simdi iste bir Pazartesi sabahi yazarken bile bas basaligimizi buram buram ozluyorum.
Sonra hayatin yer yer, ikimizin secimleri nedeniyle de bazen bizi ayri sehirlerde birakabilecegi aklima geliyor.. Biraz icim buruluyor.
Ama sonra once bu ani, aksam eve donecegimdeki yuzunu dusunuyorum… Ve kendime geliyorum.
Su an hayatin ozu, herseye degeri bu..
“Baba, Deniz once makanaaa.. sonra dondurmaaaa”
If you enjoyed this post Subscribe to our feed