Slumdog, Gunumuz Hindistan’inin ve Cocuklarinin Hikayesi
Written on April 27, 2009 by alitor
Oskar hype’ini hemen geciyorum, cunku ondan ote onemli mesajlar ve gozlemler dolu orjinal bir film.
O hype yuzunden bu haftasonu ilk defa seyrettik zaten, less biased bir sekilde.
Hindistan’i cogunlukla meslegim dolayisi ile tanima firsati buldum. Insanini zaten Silikon Vadisinden cok iyi taniyorum. Sirketimizin ucte biri orada oldugu icin de kulturunu ve toplumunu son alti senede daha da yakindan tanima firsatim oldu.
Kanimca son derece olaganustu bir yer, toplum, ve kultur. Ve bizim kulturumuz, toplumumuz, insanimiz gibi celiski dolu, huzun dolu. Ona ragmen kendilerine ozgu bir huzurlari var, bati kulturunun ana demiri haline gelmis stressiz bir yasam bicimleri var. Yurdum misali bir safliklari var.
Slumdog, iste bu anlayisimi(zi)n aslinda daha da derinden eseleyen bir film.
O huzur ve saflik alti aslinda dogu kulturlerinin en sosyal olarak parcalara ayrilmis toplumu. Kastlar olsun, dinler olsun, ve simdi globalizm ile ufurulen sosyo-ekonomik ivmeler olsun. Dunyayi kendi halinde “duz” olarak goren Friedman’in pek de anlayamayacagi derinlikte globalizm ile percinlenen kat ustune kat ayrimcilik ve hor gorme.
Oksuz cocuklari dilenci olarak calistirip para kazanmaktan koca mahalleyi rant’a baglayan thug’lar. Muslumanlara saldiran Hindu’lar. Hep bir grubun diger grubu somurusu var iste bu yuzey altinda.
Aklimda en cok yer eden, o yarisma programi sunucusu herifin Cemal karakterini “in your line of work, you do not see a lot of those 100 dollar bills Cemal, right?” diye asagilamasi. Unlu aktor Anil Kapur’un canlandirdigi bu yarisma programi yoneticisi karakter de Cemal’in yarismayi kazanmasini cekemiyor, her firsatta asagiliyor, hatta hileci diye polise bile ihbar ediyor. Kendi capinda somuruyor.
Slumdog’un verdigi en etkili sosyal mesaj da bu zaten — globalizm ekonomik olarak Hindistan’i dunya capinda bir ulke yaptiysa kendi icindeki bedeli de topluma cok pahaliya patladi olayi. Dagilan o sosyal dikisleri, o katlar arasi acilan ucurumlari, ve kaybolan o saflik, huzur.
Saflik demisken aklimda kalan diger sahneler de o ufak cocuklarin hayatta kalabilmek icin verdikleri mucadeleler, hicbirimizin de tahmin edemeyecegi ama onlara edilen kotulukler.
Belki de yeni cocuk babasi olmanin verdigi dogal bir koruyuculuk ve duyarlilik deyin, ama hoc bir cocugun yasamamasi gerekenleri Cemal ve Selim yasiyor sanki.
City of God da boyleydi, oradaki cocuklar da vahset ve kotuluk icinde buyuyorlardi. Ve cogu da zaten fazla yasayamiyordu.
Slumdog da bu kotulukleri seyirci ile paylasmakta, hatta beklemedigim bir ozlukte. Sekerlendirilmis, sulandirilmis demisti Ozan’im, ama o cocuklarin gozunde kor edilen Arvind, annesi Hindu’larca oldurulen Cemal ve Selim, daha teenage olmadan adam olduren Selim, ve polis gozaltindayken elektrik ile iskence edilen Cemal sahneleri hic oyle gelmedi bana.
Birakin cocuklari, bunlari hic bir anne ve babanin yasamamasi lazim. Yapilan haksizliklar ve somurulen zavalli ufakliklarin o yuz ifadeleri — ki aktor olmayan cocuklarin filme olan katkisi son derece gercekci ve dogal olmus — aklinizdan pek cikmiyor, o haksizliklar karsisinda inanilmaz bir ofke ile yerinizde duramiyorsunuz.
Zaten bu hafta da gazetelere yansiyan o Latika’nin cocuklugunu oynayan Rubina Ali adli kizin bababasi tarafindan sozde satilmak istenmesi gercek hayatta. Hayatlarinin Oscar sonrasi bile pek degismediginin bir gostergesi degil mi?
Ama iste boyle bir dunyada yasiyoruz. Sanat da iste bu gercekleri bize ulastirmada en etkili boyut. Tabii Bollywood vari ask hikayesi ve cheesy ve predictable yanlari vardi senaryonun, orada da zannedersem Bollywood’lara gonderme yapiyor yonetmen Danny Boyle.
Trainspotting, Shallow Grave ve The Beach gibi hard core filmler yaptiktan sonra boyle bir projeye de el atmasi filmi son haline getirmis. Editing ve sinematografya cok basariliydi. Muzigi de yeni unlenen Hint’li artist MIA’nin yapmasi anlamli olmus.
If you enjoyed this post Subscribe to our feed