This is a Premium Blog

Oskar Tahminlerim

Written on March 4, 2010 by HandeSez

Sezonun sonuna geldik…Kis olimpiyatlari nedeni ile biraz daha uzayan sezon, yarisin daha da kizismasina ve bizler gibi 5000 kusur kisiden olusan bir grubun yaptigi secimleri tahmin etmeye calisan Oskar junkie isini zorlastirdi.

Isin basinda bu yaris bitti deniliyordu. “Avatar” teknoloji basyapiti, “Titanic” arkasindaki isim James Cameron’in yeni filmi, gisesi rekorlar kirdi…Kazanmamasi icin neden yok derken, James Cameron’in eski karisi Kathryn Bigelow taa 2008′de gosterime giren bir film ile aradan siyrildi ve olasi tum odulleri, Altin Kureler disinda, kapti. James Cameron eski karisi ve iyi anlastigini soyledigi Kathryn’in En Iyi Yonetmen Oskar’ini almasini istedigini her yerde acikca soylerken belki kendi filminin sansini da etkilemeye basladi. Son hafta da “The Hurt Locker” bir yapimcisinin gondedigi email olay yaratti, adam filmin yapimcisi olarak adi gecse de torene katilmasi yasaklandi. Bu tarz camur atmalar her Oskar sezonunda gorulur, bu ne kadar filmin hizini keser bilinmez…Artik Oskar pusulalari da yollandi, bundan sonra ne soylense etkisi kalmadi…David vs. Goliath savasinda Bigelow’un etkili filmi kazananacak mi? Gercekten sansi var, kazanirsa tarih yazacak. En dusuk gisesi olan film olacak. Bir kadin yonetmen tarafindan yonetilmis bir film ilk defa Oskar kazanacak. Ve daha once kazanamamis bir film turu olan bilim kurgu yine eli bos donecek.

Oskar bir seyin zamani geldi ise, muhakkak bir ozur diliyor. Ornekler bol, Al Pacino senelerce Oskar kazanamadi, “Scent of a Woman” ile sonunda kazandi. Paul Newman cok yakisikli oldugu icin bir cok defa aday olmasina ragmen kazanamadi dediler, sonunda “The Color of Money” ile daha yaslandigi zaman kazandi. Bu oduller verilirken bazi hisler on plana cikiyor. En cok gise yapan film, o kisinin zamani geldi, comeback denilen ya dirilen kariyerler ya da bittigi dusunulen bir ismin yeniden resurrect etmesi gibi bazı pattern bulmak mumkun…Akademinin hissiyatı yapilan lobi calismalari ile yonlendirilse de, o sene hakim olan duygu, trend vs. ne ise, oy verenler de o sekilde etkileniyor. Mesela bu sene ozur oncelikle Jeff Bridges’e gidecek, cunku onun zamani geldi…Daha once aday olmasina ragmen hic bir zaman en favori isim olmadi. Ama Hollywood royalty kendisi, babasi (Lloyd Bridges) ve abisi (Beau Bridges) de oyuncular ve cok kucuk yaslardan beri film ve TV setlerinde yasayan bir isim Jeff Bridges…Karisi da aktris, cok tanidigi, sevdigi var. Mesela bu zamaninin gelme durumu gecen senenin En Iyi Aktris galibi Kate Winslet icin de gecerliydi, 6. adayliginda odulu verdiler.

Bu senenin baska onemli hikayesi kadin yonetmenler…Tabi herkesin buyuk ovguyle bahsettigi Kathryn Bigelow, Oskar tarihinde 4. defa aday gosterilen kadin yonetmen…Artik bir kadin yonetmenin kazanma zamani geldi. Ve normalde stereotype yapilarak kadinlara yonelik film yapan kadin yonetmenler kalibindan cok daha farkli bir isim; Bigelow cok intimate, cok gercekci, cok guzel islenmis bir savas filmi ile bu odulu alacak. Bigelow’un ayrica bir cok Hollywood yildizindan guzel olmasi ve dogal olmasi da sansini artiriyor. Kadin yonetmenler derken, aday gosterilen filmlere baktigimizda cok begendigim “An Education” filminin yonetmeni de bir kadin, Danimarkali yonetmen Lone Scherfig; cok adi gecmiyor ama cikardigi is takdire deger…Bir baska aday, buyuk aktris Meryl Steep filminin yonetmeni senelerin romantik komedilerinin kralicesi Nora Ephron…Ephron hem yazan hem de yoneten auteur isimlerden biri, demin bahsettigim streotype giren bir isim ama cikardigi isler formul gibi de gorulse “Julie & Julia” film olarak da, oyunculuk olarak da cok tatmin edici bir film…Hangimiz o filmden sonra bir Julia Childs kitabi almak istememistir? Oskar adayi olmasa da, Merly Streep ve Oskar sunuculari Alec Baldwin ve Steve Martin’in oynadigi “It’s Complicated” yapan isim Nancy Meyers…Ozellikle de 50’sinden sonra da ask oldugunu ve bu yaslardaki seyircilerin de onemli bir potansiyel oldugu kanitlayan populer film, cok sempatikti. En Iyi Yabanci Film adaylarindan Peru filmi “The Milk of Sorrow” yonetmeni bir kadin, Claudia Llosa. Kadinlar icin Hollywood’da her zaman duvarlar vardir. Aktrisler yaslanmaya baslayinca gozden duserler, is bulmalari cok daha zor olur. Kadin yonetmenlerin isinin daha da zor oldugu soylenir; erkeklerin domine ettigi film setlerinde kadinlarin otoritelerini bastirmalari, tum bir ekibi yonetmeleri cok daha zor oldugu bir gercek…Ama dunya degisiyor, teknoloji degisiyor ve seyircinin beklentileri, istekleri de…Yine blockbuster film cekecek, 40 yasinda olup icindeki 15 yasindaki oglan buyumemis yonetmenlere Hollywood’da her zaman ekmek var. Ama bir Bigelow, bir Sofia Coppola, Nora Ephron ve daha bir cok adini bilmedigimiz ama cok guzel filmler yapan, yapabilecek nice kadin var. Bu dalga bu yeteneklere bir nebze de olsa kapi acarsa, biz seyircilerin cok daha ilginc, renkli ve farkli filmler izleyecegimiz kesin…

Oskar sezonunun bir baska konusulan konularindan biri tamamen zenci oyunculardan olusan ve 2. zenci yonetmen adayi Lee Daniels’in yonettigi “Precious” filmi…Bu film cok ses getiriyor; konusu itibari ile de Akademinin sevdigi onemli filmlerden biri…Kendini fazlasi ile ciddiye alan Akademi boyle agir, sosyal konularin islendigi filmleri urettigi zaman kendini daha onemli hissediyor gibime geliyor. Film ozellikle oyunculari M’onique ve Gabourey Sidibe ile dikkat cekiyor. Bu kadar populerlik muhakkak odul getirecek, surpriz yapar mi, gorecegiz.

Simdi gelelim tahminlerime…Bu tahmin islerinde yeni bir trend basladi; Kazanacak ve Kazanmali yaninda, Kazanabilir’i de yazanlar var…Yani Will Win, Should Win, Could Win gibi…Ben eski geleneğime bağlı kalıyorum, surpriz yapacak isimleri de yorumlarimda gorebilirsiniz.

EN IYI YARDIMCI AKTRIS

Kazanacak: M’onique, “Precious”
Kazanmali: Vera Farmiga, “Up In the Air”

“Precious” cok iyi elestiriler alan ve populer konusu ile seyircinin de izledigi bir film, film hakkinda konusulmaya baslandigi andan itibaren M’onique oyunu cok on plana cikti. Hatta bir ara bazi odul torenlerine katilmamasi ve filmin reklamini yapmak icin para istemesi bu cok yonlu aktris icin negatif bir PR olsa da, cok etkilemese gerek zira cok ortada bir Oskar sezonunun kazanmasina kesin gozuyle bakilan 2 isminden biri…Bu film sadece bu odul ile yetinmek zorunda kalacak. Diger adaylar arasinda surpriz yapan “Crazy Heart” ile Maggie Gyllenhaal aday olmasi, ayni filmle aday olan Jeff Bridges’in favori oldugunu gosteriyor. Gyllenhaal’in adayligi Akademi uyelerinin Jeff Bridges’i tutuyor olmasi demektir, aktrisin sansi yok ama cok iyi oyuncudur, ilk adayligi olmasini not dusuyorum. Gecen senenin bu daldaki galibi Penelope Cruz’un isminin olmasi da bekleniyordu. “Nine” bir muzikal kakofoni olarak kotu elestiriler almasina ragmen, ozellikle Cruz’un ve Marion Cotillard’in performanslari cok konusuluyordu. Eger film daha iyi elestiriler alsaydi Cotillard da aday olabilirdi. Cruz zaten geceye katilacakti, bir daha aday olmasi ona iyi prestij saglar.

Gelelim “Up In the Air” filminin kadinlarina…Ben filmi de, oyunculari da epey begendim. Yildizi yukselen Anna Kendrick cok akilli, egitimli olmasina ragmen bir cocuk adina deadend bir ise girmis, hirsli ama bir taraftan da kirilgan yeni yetme genc bir kadini oynuyor. Ben herkesin bayildigi kadar oyununu begenmedim, bana averaj geldi. O filmin kalbi George Clooney benim icin…Ve ona her anlamda yakisan, onu tamamlayan, her sahnesinde gozunuzu alamadiginiz Vera Farmiga cok iyi oynuyor. Clooney ile yakaladiklari chemistry de cabasi…Yetiskinler icin yapilan filmlerin ne kadar az oldugu dusunulurse, boyle filmleri gormek gercekten guzel…Konvansiyonel bir guzel olmasa da, o beyaz perdede insani kendine ceken bir oyuncu Farmiga; herkesin oyu baskasina gidebilir ama bu kategorinin esas galibi Vera Farmiga olmali.

EN IYI YARDIMCI AKTOR

Kazanacak: Christopher Waltz, “Inglorius Basterds”
Kazanmali: Christopher Waltz, “Inglorius Basterds”

“Inglorius Basterds” Hollywood’un yaramaz dahisi Quentin Tarantino’nun yine cok ses getiren, yine kendi yaratici gucunu gosteren bir film…Tarantino’nun 2. Dunya savasini yeniden yazmasi ve bunu cok kendi tadinda, tarzinda yapip yine de bir savas filmi cikarmasina diyecek yok, cok buyuk yetenek…En sevdigim filmi degil ama o yaratici beyninin dusundukleri ve sonra beyaz perdeye bu kadar basarili aktarmasini hem seyirciler hem de Akademi cok tuttu. Tarantino’nun bir baska yetenegi de kasting…Yarattigi dunyalar ne kadar farkli, ne kadar surreel olsa da, hikayelerini gercek kilan sectigi oyuncular ve performanslari…Tarantino auteur olarak aktorlerin yonetmeni kategorisine cok uymayan bir isim olsa da, her filminde sivrilen bir oyuncu oluyor, bu basarisini ozellikle aktorlerde gorduk. John Travolta’nin kariyerini “Pulp Fiction” ile yeniden canlandirdi, John Forsyte’in Oskar adayligi almasini sagladi, Uma Thurman ile iconic bir karakter yaratti ve belki de buldugu en buyuk cevher, daha once kimsenin bilmedigi, Avrupa’da dahi taninmayan bir Avusturyali aktoru buldu, cikardi. Merly Streep “Devil Wears Prada” filmindeki seytani karakterini oynarken, sesini ozellikle alcaltmis, zira kisik sesle konusan insanlarin korkutucu oldugunu dusunurmus. Aynisi Waltz ve yarattigi physcho Nazi subayi icin de gecerli…Sakin ve birden fazla dilde ayni tonda konusan adamin agzindan olum cikiyor, her sahnesinden tuyler diken diken oluyor. Buyuk performans, Cannes’da En Iyi Aktor odulunu aldigindan beri almadigi odul yok. Bu dalda hic surpriz olmayacak, hakki ile bu odulu Christopher Waltz alacak.

Ilk Oskar adaylari aciklandigi zaman cok sevilen ve sayilan Christopher Plummer aradan siyrilabilir demistim. Hic odul almadi, 80 yasinda, tum aktorlerce cok sevilen bir isim, Akademi yasi daha ilerlemis adaylara odul vermeyi sever, orada bir supriz yasanabilir diye dusunuyordum ama son donem “Inglorius Basterds” En Iyi Film surprizi yapabilecegi konusuldugundan baska hic bir adayin sansi yok. Adi son zamanlarda gecen ve destek goren “The Messenger” filmiyle aday olan Woody Harrelson ve bu sene “Julie & Julia” ile de oyunu begenilen Stanley Tucci (”Lovely Bones” ile aday) aday olmakla yetinecekler. Son aday “Invictus” ile Matt Damon, kendisinin de sansi olmadigini NY Times’a acikca soylemis. O film iyi film, iyi yonetilmis, iyi anlatilmis bir film ama biraz da yonetmen Clint Eastwood’a duyulan sevgi ve saygiyla aradan siyrilan bir isim Damon…Oyununda cok ahim sahim bir sey yoktu, o filmdeki esas isim Mandela’yi cok iyi oynayan Morgan Freeman’dir, ki onun da adayligi var.

EN IYI AKTRIS

Kazanacak: Sandra Bullock, “The Blind Side”
Kazanmali: Meryl Streep, “Julie & Julia”

Oskar gecesine kadar verilen tum oduller Oskar icin bir ongoru olarak aliniyor, tahminler bu odullere gore yapiliyor. Festivaller ve elestirmenler ile baslayan bu surec Altin Kureler ile hiz kazaniyor ve yazar, oyuncu, yonetmen, yapimci sendikalarinin odulleri ve bir nebze Ingiliz’lerin BAFTA’si ile zirveye timaniyor. Oyuncu dallarinda en cok izlenen odul aktorlerin birbirlerine verdigi odul, Screen Actors Guild (SAG)…Akademi uyelerinin %23 oyunculardan olustugu icin bu odul cogunlukla Oskar ile birebir tutuyor. Tabi her zaman SAG kazanan Oskar kazanmiyor ama Sandra Bullock bu sene kazandiginda ayakta alkislanmasi, cok sevilen Meryl Streep’e aktorlerden o kadar da destek olmadigini gosterdi. Oysa gecen sene “Doubt” ile o odulu Streep kazanmisti amd Oskar’i alan Kate Winslet idi.

Bullock box office queen olarak epey sevilen bir aktris ve epey tutuluyor. Meryl Streep kendi rekorunu yine kirdi ve 16. defa Oskar’a aday oldu. En cok aday olan oyuncu, daha da cok kirar o rekoru, inanilmaz bir kadin, helal olsun…Benim gonlum cogu zaman oldugu gibi yine Meryl Streep diyor ama olma ihtimali dustu. Streep ki, her zaman kendi ile yarisiyor, bence tum adaylardan daha iyi oynuyor. Cok sevilen, bilinen ve TV’lerde senelerce izlenmis Julia Childs gibi bir ismi oynama cesaretini bile gostermesi yeter…Julia Childs 1.80 boyunda, epey iri bir kadindi. Streep ise ufak tefek bir kadin olmasina ragmen o fiziksel gorkemini bile yakalayabilmis. Ama bu sene Bullock’un senesi, kazanmazsa sasiririm. Sonucta filmde kotu de oynamiyor, yani cok haketmeden almayacak Oskar’i…

Bu yaris her ne kadar Bullock vs. Streep olarak baslasa ve gelisse de, cok donemlerde bazi ilginc fisiltilar var. Mesela Akademi uyesi Quentin Tarantino bu dalda aday 2 genc oyuncuya, Carey Mulligan veya Gabourey Sidibe, oy vereceginden bahsediyordu. Mulligan, “An Education” filmindeki gencligini sonuna kadar yasamak isteyen, akilli ama naif liseli kiz karakteri ile, ozellikle sezon basi aldigi oduller ve elestirmenler sayesinde epey ses getiriyordu. Sonra hizi dustu ama hala destekleyeni var. Sidibe ise “Precious” filminde oynadigi rolden o kadar farkli bir kadin ki, insanlar onunla konustugunda ne kadar charming bir genc kadin olmasindan bahsediyor. Mercy Universitesinde okurken sans eseri film secmelerine katilip, basrolu kaparak ilk filminde bu kadar ses getirmesi de takdir edilmeli. Ama bu genc iki oyuncu birbirlerinin de oylarini bolebilir, ingenue olarak…En son aday Helen Mirren, Dame ve Oskar’li bir yildiz olarak prestij kotasindan aday oldu. Sansi yok.

EN IYI AKTOR

Kazanacak: Jeff Bridges, “Crazy Heart”
Kazanmali: George Clooney, “Up In the Air”

SAG odullerinde cok populer, cok sevilen, cok adi gecen George Clooney o popularitesine ragmen kazanmadigina gore Jeff Bridges’in artik zamani geldigini kabul edelim. Yazimin basinda da bu konuya deginmistim. Bridges alirsa cok sevinirim ve son odul torenlerinde oldugu gibi salon ayaga kalkar. He is a veteran, Hollywood family, well liked, still looks very good…Gecenlerde bir yerde Oskar’in alkolikleri oynayanlara cogunlukla odul verdiginden bahsediliyordu; hemen akla gelen ornekler Jack Lemmon “Save the Tiger”, Nicolas Cage “Leaving Las Vegas” gibi…Bridges de eskiden populer olup, hayatini kendi elleri ile mahvetmis, washed up bir country sarkicisini oynuyor. Alkolik ve kendine hic bakmayan, mutsuz bir adam…Taa ki yasamak icin tekrar bir neden oldugunu ona anlatan genc bir kadin karsisina cikana kadar…Bridges kendi de soyledigi gibi senelerdir en underrated aktor olarak bilinir. Her zaman sessiz, derinden ama o guzel gozlerinde cok seyi anlatan, subtle performanslar verir. 60 yasina ragmen hala yakisikliligini korumasi da ustune cabasi…Oyunuyla hakediyor ama ozellikle senelerdir oynadigi her filmde yarattigi karakterler ve performansi icin alacak bu odulu…

Adaylardan “The Hurt Locker” filminden Jeremy Ranner’in olmasina cok sevindim, cok hakediyor. Filmi kalbi oynadigi karakter…Cok bilinmeyen bir aktor oldugu icin breakthrough olarak lanse edilmesine guluyormus. Kariyerim 38′imden sonra basladi diyor…

Venedik Film Festivalinde En Iyi Aktor odulunu alan Colin Firth o donem en buyuk favori idi…Tom Ford’un yonettigi “A Sinle Man” filmindeki performansi cok ses getirdi. BAFTA’yi kazandigi zaman yaptigi sempatik konusmasinda, ‘Tom Ford’u tanidiginizda hayatinizda bazi degisiklikler oluyor. Kendinize daha bakiyorsunuz, hayatinizda almadiginiz kadar ovgu ve odul aliyorsunuz’ demisti. Orijinal Jane Austen’in Mr. Darcy’si Colin Firth’un adayligina cok sevindim ama ruzgar artik Bridges tarafina dogru ufluyor. Oysa bir ara kazanabilir diye cok umitlenmistim.

Morgan Freeman’a gelince…Eger fragman kadar filmi de iyi ise, 2009 Oskar’ini “Invictus” alir demistim aylar once…Film guzel film, cok understated tarzi olan Clint Eastwood’un sessiz gucunu yansitan bir film…Filmi gormeden once NY Times’da bir yazi okumustum. Yaziyi yazan kisi filmi seyretmis ve Mandela’yi da yakindan taniyan biriydi. Nelson Mandela seneler once kendi hayatini anlatan bir film calismasi ortaya atildiginda kendisini Morgan Freeman’in oynamasini istemis. O film projesi gerceklesmemis ama kismet Eastwood’un filmine imis. Ayni yazida 70′lerinde Freeman’in o donemlerde ayni yasta olan Mandela’yi konusmasindan, yurumesine, bakislarina kadar harika oynadigindan ve uncanny portrayal cizdiginden bahsediyordu. Performansi impersonation cok daha iyi diye yazmisti.

Ben filmi gordukten kisa bir sure sonra Mandela ile 40 senedir arkadas olan ve onun serbest kalmasini saglayan supreme court judge biri ile konusuyordum. Hemen sordum, filmi izlediniz mi diye…Izledim, cok begendim dedi. Peki, NY Times boyle demis, sizce de uncanny mi idi dedigimde aynen oyle idi dedi…”Freeman is absolutely fantastic and so is the movie. I was there, you know, I was in that stadium when we won the World Cup…Eastwood did such a great job with that movie” diye devam etti.

Bu kadar ovulse de, Freeman’in de sansi yok. Bu kategoride en iyi performansi en sona biraktim. George Clooney uzun sure Hollywood’un yakisikli, charming, capkin adami idi…Bu ozelliklerini kaybetmedi ama Clooney hem yonetmenligi, hem yapimciligi hem de dava adami olarak son senelerde profilini cok yuksellti. Hollywood’un onemli guclerinden oldugu gibi, bir yerde okudugum gibi sinif baskani…Eskinden Tom Hanks’de olan bu gorevi artik Clooney devraldi. Cok tutulan bir isim oldugu icin “Syriana” ile En Iyi Yardimci Aktor odulunu Oskar’ini aldi. Ama bana gore kariyerinin en iyi performansini “Up In the Air” ile veriyor. Filmi gercekci buldugum gibi, basindan isten cikarma gecmis biri olarak kendimle de bagdastirdigim bir film oldu. Clooney, tum fiziksel avantajlarini kullandigi bu rolde, total jerk gibi gozuken ama esasinda kaybolmus ve iliskiye, baga ac bir adami cok guzel oynuyor. O duzenli, havada gecen hayatini bir anda yasadigi boslugu dolduracagina inandigi kadin icin bozmayi bile goze aliyor. O ozellikle metrodaki telefon konusmasindaki, gozlerinde ifade, hayal kirikligi, cok iyi bir performans, cok begendim. Oskar bence onun hakkidir, alamayacak, o ayri, ama benim Oskar’im George’a…

EN IYI YONETMEN

Kazanacak: Kathryn Bigelow, “The Hurt Locker”
Kazanmali: James Cameron, “Avatar”

Geldik Oskar’larin en kanli gecen 2 yarisindan birincisine…”The Hurt Locker” filminin yonetmeni Kathryn Bigelow 7 Mart gecesi tarih yazacak ve ilk Oskar kazanan kadin yonetmen olacak. Hollywood filmin ve bu kadinin arkasinda, eski kocasi “Avatar” yonetmeni James Cameron bile her yerde, Altin Kureler, Jay Leo, Charlie Rose programi, Kathryn kazansin isterim diyor. Yonetmenlerin sendikasi Directors Guild Awards ilk kazanan kadin yonetmen oldu. Cok begendigim “The Hurt Locker” ile odul almasina da sevinirim. Ancak “Avatar” James Cameron’un senelerce uzerinde calisip, filmin her seyini, ekranda gorulen karakterlerden, kullanilan devrim yaratan 3D kamerasina, diger teknolojik yeniliklere kadar, bizzat kendisinin yaratmasi esasinda bu odulu onun hakettigini gosteriyor. Bu film Cameron’un basyapiti, sinema koltugundan cekip aliyor ve Nav’i dunyasina seni alip goturuyor. Bunun arkasindaki en buyuk itici gucun odullendirilmesi gerekir. Ama isin politikasi su an baska calisiyor. Film Cameron’un basarisi olsa da, o filmi yaratan saatlerini vermis cok buyuk bir ekip var. Bu nedenle En Iyi Film gibi daha butunsel bir odule kayiyorlar. Diger adaylar da, bu sene 10 film aday olmasina ragmen, esasinda belli basli diger 3 filmin arkasindaki isimler…En Iyi Yonetmen dalinda aday olan 2. zenci isim Lee Daniels “Precious”, deha Quentin Tarantino “Inglorius Basterds” ve filminin senaryosunu da uyarlayan genc yonetmen Jason Reitman “Up In the Air” hepsi iyi filmlere imza attilar. Ama bu duello 2 eski kari koca arasinda, devler catismasinda baska birinin siyrilmasi soz konusu degil.

EN IYI FILM

Kazanacak: “Avatar”
Kazanmali: “The Hurt Locker”

Bu sene, 66 seneden sonra, ilk defa 10 film En Iyi Film adayi oldu. Bu listenin buyumesi haliyle daha populist bir yaklasimin eseri…Ozellikle gecen sene en cok satan ilk 3 film arasinda giren “The Dark Knight” filminin aday olmamasi cok konusulmustu; Akademinin cok geleneksel ve eski kafali oldugu, populer filmlerinin sansinin az oldugu elestirilmisti. Bir de tabi Oskar odul toreninin izlenme oranlari da onemli…Son senelerde seyirci sayisinin azalmasinin da sorun olmasi sonucu boyle bir yola gittiler. Bu bir seferlik bir degisim mi olacak, ya da uzun sure 10 film ile mi devam edilecek, bu senenin basarisina gore karar verilecek.

En Iyi Film listesinde iyi isimler var; ornegin “District 9″ iyi filmdi, senaryosu ile de aday, benim hosuma gitti. Coen Biraderlerin filminin “A Serious Man” bu listede olmasi buyuk surpriz, cok izlenen ve konusulan bir film degildi ama Akademi daha once odullendirdikleri yetenekli biraderleri seviyorlar, film de iyi elestiriler almisti. Cok populer ve Sandra Bullock’un sansini artiran “The Blind Side” bu listede olmasi bana gore gereksiz. Cogu kisi bu listede yazin cok populer komedi filmi “Hangover” ve bilim kurgu filmi klasik “Star Trek” olmasini bekliyordu.

En Iyi Film yarisi esasinda En Iyi Yonetmen dallarinda aday olan 5 film arasinda geciyor. Ama 10 filmin olmasi ozellikle “Avatar” sansini etkiler diyenler var. Bir de bu sene Kis Olimpiyatlari nedeni ile Oskar sezonu uzayinca, ruzgar bir oraya bir buraya esiyor.

Her sene surprizler konusulur. Bu sene En Iyi Film yarisi elestirmenlerin bayildigi “Hurt Locker” ile seyircinin bayildigi “Avatar” arasinda geciyor. Ben onceleri “Avatar” onune kimse gecemez diyordum ama “Hurt Locker” yukselisi inanilmaz, buzz cok yuksek…Boyle olunca bir anda “Avatar” tahtindan edebilir mi bu film denmeye baslandi.

Ama tahtindan ederken kendi de dusup, yine populer, yine sevilen ve bir cok adayligi olan “Inglorious Basterds” bir anda aradan sivrilebilir mi? Arkasindaki guc bu isi en iyi beceren yapimci Harvey Weinstein ve kendisi bile Oskar tarihinin en buyuk surprizlerinden “Shakespeare in Love” zamanindaki gibi hissediyorum diyor. Kendine guveni sonsuz bir adam oldugu icin atip tutuyor denilebilir ama bir anda 2 favori film birbirlerini elerse, gecenin en buyuk bombasini yasariz. Yahudi lobisi de isliyor, yahudi topluluklari icin film gosterileri duzenleniyor ve Akademi uyelerine etki yapiliyormus. Film konu itibariyle de 2. Dunya savasi ve Yahudiler…Bu konu her zaman ilgi ceker Oskar’larda, her ne kadar Quentin’in tarihi yeniden yazmasi soz konusu olsa da, etraf kayniyor su siralar…

Bir taraftan “The Hurt Locker” yapimcilarindan biri millete “Avatar” karsiti email attigi icin Oskar gecesinden men edilirken, bir asker “The Hurt Locker” yapimcilarina gercekleri yanilttiklari gerekcesi ile dava aciyor. Camur atma kampanyanlari her tarafta, kiran kirana bir savas soz konusu…

Ben her seye ragmen “Avatar” siyrilacak diyorum…Bir cok kisinin tersine de yonetmen olarak odulu James Cameron almali ama En Iyi Film “The Hurt Locker” olmali diyorum. “The Hurt Locker” senaryosu, cekimi, yarattigi atmosfer, oyunculari ile tam bir film…”Avatar” ise konusu itibari ile bence klise, cok ozelligi olmayan bir film, visuel bir basyapit ama bir butun olarak bakildiginda tam degil. Bakalim Akademi benim gibi mi dusunuyor?

Herkese iyi seyirler…

If you enjoyed this post Subscribe to our feed

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.