This is a Premium Blog

Can Adam Hikmet’in romanini bitirdim…

0

Written on July 31, 2013 by ozan

Ortasi, gelisme bolumu belki en begendigim eserindi kardesim..

Yazarin da anlasilan cok sevdigi “Herkul” bolumu ve sonrasi..

Zor girdim kitaba.

Ama hem yazari, hem kendisi sabirla bekledi.

Yanimda Hindistan’a, Singapur’a vb gitti, “04:00″ ..

“Benim gormedigim yerleri goruyor, fena mi?” dedi Romanci.

Daha da favori okuru Basak’i, baslangicta kaybetmisti. ;) :(

Tefeci, bir kiza cok sert davrandiginda.. “Dark,” geldigi icin.

Ama o tefeciyi asinca neler oluyor esas.. 3-4 yasinda maalesef olen cocuklar ve kendini asan Filipinli dadilar var.

Yani bizim ailede herkesin okumasi imkansizdi.

Ortasinda, kitap resmen akmaya basladi.

Son bir iki romanindaki “polisiye Hikmet” izlerini seviyorum.. Sayfalari cevirtiyor. Ve sonucta bizim dostumuz.. Nereye neden Matriks ya da Ella Fitzgerald ya da Kylie gondermeleri attigini biliyorum ;)

Bu kitapta yaralari sevdim ben.

Evlenip, bosanmis ciftimizde olabilecek “yaralarin” en buyugu var.

Ama “soyle, soyle olmus” diye anlatmiyor Hikmet.. Bazen gecmise gonderiyor, bazen parca parca veriyor.. Hayal edip, yarayi hissetmenize imkan veriyor.

Baskahraman Giray’i da, Defne’yi de gozumun onunde canlandirdim.

“Surreal” bolumlerine, mistik bolumlerine gulumsedim.

Ben, sonunda biraz daha o Defne ile iliskiye, ic hesaplasmaya, kayip oglani bulunca kendi ogluyla ilgili icinden gecenlere yer ayirirdim.

Efsun’un kitabi ve kuyu ve “uc tip insanla,” kargalarla, kitabin kapagina dahi gecenlerle ilgili vurguyu anliyorum.. Ama sanki Editoru olsam, kitabin govdesinde alip goturen bazi noktalari baslangic ve sona da serpistirmesini isterdim.

Bu dost yazarla, senenin bir kismini vererek giden okur iliskisini seviyorum.

Her kitap ustune koyuyor.

Eline saglik ve “tutkulu ask romanini” bekliyoruz!

Sevgiyle!

Iyi ki dogdun, iyi ki varsin canim Deniz’im.. (21 Subat 2013 sabahi)

0

Written on March 6, 2013 by ozan

“O ses”ten beri, hayatim hep daha guzel oldu.

Ilk birbirimize baktigimiz; hatta ilk bir kolun daha yukarida gogsumde uyuyakaldigin andan beri..

3 aylik olmadan bile beni “anlayabiliyor mussun” gibi geldi hep.. Zaten, gozlerinin altinda bir yerlerde hep anladin galiba zaten.

“Denizabi”sin sen.. Saclarinla, durup durup dusunup dusunup ettigin cumlelerle yasama bagimizsin.

Aramizda hep baska bir “bag” vardi.. Aynalara bakip gulmen bile beni guldururdu.. Uzaklara gidecegimi hissettiginde, ben evden cikar cikmaz aglaman ise icimden birseyler koparirdi.

Hayat bu; daha da yuzeceksin, uzerine mucadele edilecek de cok sey gelecek.

Ama insallah o “isilti” hep kalacak.. Rockstar ya da kaleci ol; elimden ne geliyorsa o sekilde korumamla iyi abi, iyi adam ol.

“Babaaaa..” diye baslayarak hep bana, ailene, kardeslerin(m)e birseyler anlat. Senin yasina gore bazen cok buyuk dunyana sok bizi.

Seni cok seviyorum biricik oglum.

Iyi ki dogdun canim Zeynep’im, “boncuk” kizim.. (2 Mart 2013 sabahi)

0

Written on March 6, 2013 by ozan

Dogdugundaki “sakinligi”ne saskinligimi hatirliyorum.. “O sese,” aglamaya kendimi hazirlamis ben, guzel yuzune bakakalmistim.

Ama oncesi, sonrasi hayatimiza getirdigin hicbir sey “sessiz” degildi.

Cinsiyetini ogrenmeye giderken (ve Basak ile doktorumuz onceden erkek oldugunu sanarken), once saglikli ama bir kizim olmasina nasil dua ettigimi ben bilirim.

O andan beri mutlu ettin sen beni.

Klise otesi, “ugur” getirdin hayatimiza.

Ikincilerin daha az resmi cekilir, ciftler daha alismistir denir.

Biraz dogru tabii.. Ama sen o bagimsizliginla, ates ates karakterinle, yorulmak bilmez enerjinle, susune pusune duskunlugunle, bayildigim istahinla hemen icimizde yer ettin.

Ikinciler, ilk cocukta olmayan ozellikleri kapar; biraz da o nedenle farkli karakterde olur da denir.

Bilemiyorum o kadarini.. Bildigim; o kasin ve gozlerin otesi, bazi seyler yaptiginda ve kahkahalar atmak ya da soylenmek istedigimde aslinda hep biraz da kendimi buldum sende.

Birilerimize sinirlendiginde “I am outtaaa here,” diyerek koridora firlaman..

“Time out” diyerek uyaran annene “you time out” cekmen.. ;)

Hele bebekliginde canin annecigine arkasindan aglayacak kadar bagli olman; ama yuvaya baslarken, sinifa girdiginde gulumseyip bir daha arkana bakmaman..

Baba-kiz iliskisinin “ozelligini” hep sezdim.. Ama hep yavas yavas, dogalligiyla olusmasini bekledim.

“Babacim” diyerek, kollarima sokulmani..

Ama “who’s my Valentine” diyerek sordugumda da, “Zeynep ve abi” demene bayildim..

Takimlarimizi sordugumda, “Feneeebaaaacccheeee ve Celsi” cevabiyla aslinda ailene sahip ciktigini sezdim.

DeniZeynep’siniz siz.. Allah’in bana hem ogul, hem kiz sevgisini yasatmasi kesinlikle hayatta basima gelmis en guzel, en anlamli sey.

Hic ayrilmayin.

Ve heyecanla bekledigini bildigim dogumgununun tadini cikar.

Ne kadar opsem, ne kadar, ne kadar opsem, koklasam sana doyamiyorum guzeller guzeli kizim.

Sosyal alemdeki kadar “ruh” yazilmadigina sevindim. Neden teknik ve insani tercihtir zira.

0

Written on January 21, 2013 by ozan

Ozellikle bizim ulkemizde takim basarisiz gitti mi “ruh” kelimesine cok girilir.

Sorun sadece “istemek” olsaydi, bu takim bugun de basarirdi.

“Alex’siz” de basarmak istiyorlar.. Takim sistemini elestirenleri vb “yaniltmak” ya da “morartmak” istiyorlar.

“Hocayi istifadan dondurmek” gibi gariplikler yasaniyor.. Istemezler mi sonuc almak?

Sorun, bu degil.

Biz 3 sene once de “yildiza dayali sistem”e son diye bir yollara ciktik.. Young Boys sonrasi, Baskan Alex’i kovmus bile. Ondan haberim yok.

Sirf kamu onu yasananlari dusunun.. 45′te, 60′ta defalarca Alex’i cikarmak vb.

Bu sene son ciddi macinda, Kupa Finalinde MVP oldu, Alex.

Sonra yaz tatiline cikti.

Dondugunde, tum sezon onun etrafina kurulabilirdi.. Mesela Michael Jordan, yuz yasina kadar takiminda nasil “as” kaldi ise oyle.

Biz bunu tercih etmedik.

Antrenor, acikca “antrenor takimi” istedigini..

Kosmadigi icin, “futbolcu Aykut”u da kullanmayacagini..

Ve Alex’i onemli maclar yedek birakacagini ya da mesela cok onemsedigi Moskova’da hic kullanmayacagini soyledi..

Bence bu akilsizca ve duygusuzca bir kulube Donum Noktasi olacak onemde hatalardi.

Bir yaz tatili 2012′de, bir yaz tatili de 2010′da cok cok yazmamin, kendi capinda isyan etmemin sebebi budur.

Biz camiayi yoneten Baskan ve onu etkileyen kardesi esliginde antrenoru sectik.

Takimin bugun ve gecmisinden onemli isim, “ikinci isim” futbolcular da aleni Kaptanlarina kazan kaldirdilar.

Cesitli Avrupa deplasmanlari ve Gencler ikinci yari “iyi” oynadigimiz da oldu.

Ama “daha cok kosmak, mucadele etmek” gibi laflarla Turkiye tarihinin en buyuk topcusunu gonderip, ayni sistemle devam etmemiz bence trajikomikti.

En azindan benim gibi elestirenleri susturmak icin 4-4-2 denememek..

Simdi Fasli oyun kurucu ya da baska transferler gelir; yine heyecanlaniriz vb..

“Yine istifa ve yine geri donme” garipligi de, bugun Yilmaz Vural’in mutevazi imkanlarla iyi oynattigi takima karsi hakikaten Berbat oynayip, “iki sutlari gol oldu, sakaydi” gibi demecler verebilmek de artik bana sasirtici gelmiyor.

Camia icin iki hayati “iki yoldan birini” secis ani Agustos 2010 ve Agustos 2012′de geldi.

Biz teknik ve insani yanlis secim yaptik.

Yapimiza, DNA’miza, tarihimize pek uymayani da.

Benim cok umurumdaydi.

O ucak kalkip Ekim gibi alakasiz bir zaman, cekip gittiginde bu sezonla ilgili cok sey bitmis ve Teknik/Insani yanlis secimimiz tarihe gecmisti.

Simdi agir agir ve uzucu uzatmalari yasiyoruz.

YASA FENERBAHCE!

Deniz’in ilk gunleri, ilk aylari gelen mesajlari babamin verdigi bir defterde sakladim.. Derken..

0

Written on January 15, 2013 by ozan

Ev tasimalar vb., o defteri tekrar karistirmaya basladim.

Not ettigim en son mesaj

“Gobek gec dustu. Oglanin sesi guzel olacak. Hayirli olsun.”

_Mubeccel Teyzem.

Nur icinde yat.

Bir gun hepsini ogluma daha berrak anlatabilecegim gunlere.

Anilari bizlerle.

Silver Linings Playbook.. “Anormal” insanlar hakkinda, beni sarsan bir film cikti..

0

Written on January 15, 2013 by ozan

Dostlar da seyrettikce “begeni” satirlari geldiginden, bir ay otesi once yazdiklarimi tekrar estirmek istedim.. Sevgiler.

—–Original Message—–
From: Ozan Tarman
Sent: 09 December 2012 00:03
To: ‘esintiler@yahoogroups.com’
Subject: Silver Linings Playbook.. “Anormal” insanlar hakkinda, beni sarsan bir film cikti..

Annemiz yurt disinda, cocuklarim yataklarinda iken, universite yillarima gonderme “eglenirim” diye tek basima gittim.

Iyi film oldugunu tahmin ediyordum.. De Niro ve diger aktorler ayrintisi disinda. Ama tanidik, tanimadik yanlariyla iyi anlamda sarsti.

Bradley Cooper’un “akil hastanesi”nden cikmasiyla basliyoruz.. “Anormal” bir insan.. Ama isin etiketinde oyle.. Tanidikca ne normal, ne anormal, daha grilesiyor.

Keza, kucuk Amerikan kasabasinda rastlastigi, Hunter Games (cok iyi aktris!) kiz da oyle.

Oynamiyorlar. Oldugu gibiler.. “Deli” yanlari var.. Ama cevredeki “normal”lerden cooook daha iyi anladiklari seyler de var.

Ailelerini uzuyorlar.

De Niro (baba) ve Cooper’in annesi ogullari icin “rezil” de oluyorlar; oglani daha da “kotu” yapiyorlar.

Fakat kopmuyorlar.

Ben 40 yildir, scepticism ve cynicism’e bayilmayan bir adamim, biliyorsunuz.

“Smart alec” diye degil, “saf” diye cagrilmayi tercih ederim.

Ama bu filmde ve ele vermeyecegim sonunda, hem saflari, hem cynic’leri memnun edecek yanlar vardi!

Duygulandim..

Yapimciligini da ustlenen, etiketi “sikor”lukten cok baska bir rol oynayan Cooper’a, ve ogrendigim “problemli” bir cocugu olan yonetmen ve De Niro’ya helal olsun.

Kizin, “Lord of the Flies”i dans ettikleri evin disina attiktan sonra dediklerini ve Bradley’nin “biz anormaliz ama siz normallere kiyasla su su” diye patlamasini unutmayacagim.

Soguga cikip uzun uzun yurumek istettirdi bu film bana.

Yani iyi geldi.

Bazi universite film anlarim gibi..

Iyi geceler..

Yilin son Pazar’i 2012′e bakis..

0

Written on January 2, 2013 by ozan

.. Diye bir baslik attim mi, eskiden daha uzun, uzun yazardim.

Bu beni aslinda ilk temama getiriyor.. Ama feyzbook’ta, ama yuz yuze duydugum seylerden biri siyasi konularda daha az yazmam ya da daha “dengeli” yazmam vb.

Belki daha az “bindirmem”

Bu biraz da hem bindirilecek, hem ovulecek seylerin olagelmesinden.. Ama “siyaset” otesi, insan yazageldikce, yazmayi sevdikce, bazi seyleri de icine atiyor.

En yakinin yuzune soylemeyi tercih ediyor.. Ya da sevdigim platform olsa da su twitter, hicbir seyi 140 karaktere indirgemek istemiyor! ;)

Cocuklarim hakkinda yazmayi, mahrem bulmadigim yerlerde ailemi de “okurlarim,” dostlarim onu buyutmeyi seviyorum.

2012′nin bana en guzel hatirasi da yine bu oldu.. Hele sonlarina dogru birbirleriyle de daha konusur hale gelmeleri, kendi dunyalarini kurmalari, oynamalari, sohbet etmeleri..

(4 sene oncesiyle alakasi olmasa da) Annecigimin yaz sonu saglik meseleleri yasamasi, babamin ona verdigi omuz; bu yili ozelinde en “zor” yapan anlardi.. “Uzakta” olma hissi ve yasama devam etmek.. Ama cok sukur, o acidan da simdi “cok daha iyiyiz.”

Dunya siyasi ekonomisi diye genelledigimde, zaten her gun yaziyorum .. “Avrupa bu Ocak batar” diye genellenilen yilin basindan, insanlarin Avrupa konusmadigi sonuna geldik. Tarihi bir Merkel/Draghi basarisi.. Su gun Amerikan butcesi diye korksak ve simdi de herkesin yapici olmasi bana ters olsa da, daha iyi buyuyecegiz gibi dunyaca.

Turkiye desen.. Onu da her gun yaziyorum.. Bir yandan disaridan da on senedir takdir edilen gelismeler guzel.. Ama ODTU’su otesi artan ve hep var olan gerilim; muhafazakarlasmanin kaniksanmasi; milliyetciligin Kurt “insanlarimizda da” iyice yayilmasi (Rusen Cakir satirlari son gunlerde) bazi seyleri hala cok “bicak sirti” kiliyor.

Fener.. Cok birlesmisken, birseyleri basarmisken, “Alex” ile cok kirdi. Hemen onarilmaz o.. Bir gecis donemi bu. Ve aslinda “beyaz sayfa”nin da kimlerle acilacagini herkes iyi kotu biliyor.. Beklemedeyiz.

Isimde “terfi”ler oldu cok sukur.. Sevdigim ulkelere (Guney Afrikaydi, din kardeslerimdi), ulkeme “is” ve yeni musteriler nedeniyle de gider oldum.. Ailemden uzakta, en yakin dostlarim Istanbul’da iken yasamanin “uzen” yanlari da var; ama global makronun tam anlamiyla ortasinda yasamayi, kelimenin anlami o ki, seviyorum.

Londra ile Paris/Fransa arasi aslinda su an gezegenin beni cagirdigi yer. Bati “dusse” de. Belki de simdilik kader.

Az yazacagim dedim; yine uzar gider.. Venedik bir omur anisi idi.. Karim, Palio ile en guzel 40 dokunusunu yapti.. Cennet ile ailecek bitirmemiz de yakisti..

Sonbaharda kaybettiklerim, topraga verdiklerim surdu..

Roger, gozumun onu Wimbledon sampiyonu olarak yine yere dustugunde, yine 3 yil “satmadan” beklemenin hazzini yasadim.

Canim ailemle ilerliyorum.

Aslinda buraya paylasiyorsam; herbirimizden birseyler tasiyarak, alarak.

Gunaydin.

Guzel Pazarlar..

Gunaydin esintilerim; guzel haftalar derken.. Bizde tam Allah kavustursun durumlari..

0

Written on October 22, 2012 by ozan

.. Biraz once ailemi Istanbul icin Heathrow’a ugurladim ..

Tabii guzellikler icin.. Dedeleriyle, babaanne, anane ile daha cok zaman gecirsinler.

Ama Pazartesi’ye bir de bu huzunle baslamayi anlatmaya gerek yok.

Canim oglum, koynuma girdi yine.. Cok sukur, bu aralar gayet mutlu.. Ama buyuk bir adam gibi “beni birakirken” huzunlendigini biliyorum.

Kizimsa daha civil, civil; geldi bana sarildi.

Allah onlari bana bagislasin..

SEVGILI ALEX DE SOUZA ILE YOLLARIMIZIN FENERBAHCE ALTINDA TEKRAR KESISECEGINE EMINIM.

0

Written on October 1, 2012 by ozan

Tarihe bu kararin imzasiyla gecen Aziz Yildirim ve Aykut Kocaman’a Aciyorum.

Yasattiklari, bu Camia icin bir Yuzkarasidir.

Tarihi Lekedir.

Her turlu insani ve Fenerbahce degerlerime aykiri bir Ayiptir.

Alex, “masum” oldugundan degil… Alex “melek” oldugundan degil.

Alex, Heykeli dikilecek kadar Bizim oldugundan.

Heykelinin dikilmesinden bir iki hafta sonra, bir adama bunu yasattilar.

Baskan ya da Hocasi olarak boyle birseye imza atacagima, kalemimi kirardim.

Onlar adina Utaniyorum.

Ama icimde, annemle, evlatlarimla omur boyu Fenerbahceli Alex’I yasatacagim.

Daha beraberiz biz Alex.

Iyiler, bir gun yine Kazanacak.

Haydi Alex’cigim… son bir kez daha

YASA FENERBAHCE!

Icime isleyen an..

0

Written on September 21, 2012 by ozan

Sabah bes bucuk ..

Evden cikip, hafta sonu ucak seruvenine baslayacagim.

Zeyno, koynumuza girmis.

Giyinme isigimdan sersem, hafif uyanmis.

Disari cikmadan ikisini de opmek icin egildim.

Annesi zaten hala uyuyor.

Zeyno, yumusacik, yavas yavas sol eliyle bos yastiga vurdu. Dokundu.

“Gel” bile demeden.

Gitmem lazim kizim, diyebildim.

Icime soktum.

Guldu.

Odadan ciktim.